HAKKIMIZDA
Bizim hakkımızdaki her şey
aslında sizin hakkınızda…
Biz, sizin markalaşmanız, ürünlerinizin yeterince ve doğru tanınabilmesi için yaptığımız çalışmalarla varız.
Ürünlerimizin hepsi, sizin ürettikleriniz bir parçası ya da paketi, kılıfı, etiketi.
Çalışmalarımızı sizin çalışmalarınızdan ayırma imkanı yok.
Aynı evi, ofisi ya da fabrikayı kullanan iki ortak gibiyiz; Sevinçlerimiz, başarılarımız ve övünçlerimiz aynı…
Odaklandığımız ürünü merkez edinen ve bu itibarla aynı gövdeden güç alan iki farklı dal gibiyiz.
Biz, sizin ürettiğiniz ürün ve değerin felsefesini inceleyip, analizlerini değerlendirip piyasa araştırmalarını yapmaktayız. Buradan yola çıkarak ürünün oluşturduğu değeri insana ulaştırmaktayız.
Bizim hakkımızdaki her şey aslında sizin hakkınızda…
Ve biz bu yolda varız!
ŞEHRİN FISILTILARINA
KULAK VERİN
‘Şehrin fısıltılarına kulak verin. Çünkü bir şehir asla yalan söylemez...’
Her şeyin bir kimliği ve kişiliği vardır. Şehirlerin de bir kimliği ve kişiliği vardır. Şehirlere kimlik katan şeyler ise şehirlere koyduğunuz tasarımlardır. Ruhunuzdan çıkan tasarımlar.
Şehirlerde kimliklerin ne kadar eksik olduğunu gördük ve bu boşlukları doldurmak üzere yola çıktık. Bu boşlukları doldurmak için yola çıktığımız zaman kafamızdan geçen bazı projeler şimdi kendini çok farklı projelere bırakan gerçekten büyük bir yapıya dönüştü.
Şehirleri kitap kafelerle, sokak kütüphaneleriyle, ikram çeşmeleriyle, konuşan banklarla ve daha pek çok farklı, orijinal çalışmalarla süsledik. Tek amacımız şehirlere kişilik ve kimlik kazandırmaktı. İstedik ki, şehri yönetenler şehirlerini hem daha çok sevsinler hem de daha çok sevdirsinler.
ŞEHRİ ŞEHİR YAPAN İNSANDIR
Bir şehri şehir yapan önce insanlarıdır. Eğer insanlar şehirli değilse o şehirdeki hiçbir ürünün kıymeti yoktur. Önce insanlar şehirli olmalı, medeni olmalı. Medeniyet, kavramlar üzerine doğar. Bu kavramlar, saygı, merhamet, kardeşlik ve ahlaktır. Örneğin saygı kavramını düşünün. Eskiden kapı tokmakları vardı.
Bir ince kapı tokmakları vardı, bir de kalın… Eğer bayan geldiyse ince kapı tokmağını, eğer erkek geldiyse kalın kapı tokmağını vururdu. İnsanlar saygı duydukları için kaldırımlarını geniş yapıyorlardı. İnsanlar öbür insanlara saygı duydukları için sokağa tükürmüyorlardı. Görüyorsunuz ki, saygı kavramı medeniyeti örüyor, evlerini ve kapılarını şekillendiriyor. Bir merhamet kavramı ise sokak sebillerini kuruyor, sadaka taşlarını kuruyor. Adalet kavramı da medeniyette başka olguları oluşturuyor. Biz de yaptığımız iş kalemlerimizde önce yaptığımız işin felsefesini üretiyoruz. Bunlara göre şekillenen ürünü insanlar gördükleri zaman çok hoşlarına gidiyor ve çok beğeniyorlar. Neden? Çünkü o ürünün artık bir ruhu olmuş oluyor. Bazı şehirlerin tanımlamaları vardır. Siz o şehirler için tanımlamalar da yaratabiliyor musunuz?
Örneğin Ankara’nın girişinde bir şehir var. Adı Pursaklar. Pursaklar Belediye Başkanı kentini tanıtmak istediğini söyledi ve ne yapabileceğimizi sordu. Baktım ki Pursaklar’ın bir tarihi yok. Çünkü yeni bir kent ve oluşmuş bir kültürü yoktu. Dedik ki, “Başkanım önce sizin şehre bir kavram bulalım ve sonrasında yaptığımız bütün ürünleri o kavramın içerisine koyalım. İnsanlar bu şehri böyle tanımlasınlar” ve tüm çalışmalarımızın sonunda ben Pursaklar şehrini bir ‘Tebessüm Şehri’ olarak tanımladık. Onun için Pursaklar şehri, bir tebessüm şehridir...
Mutlu etmenin de birinci işareti tebessümdür. Eğer bir insanı mutlu ederseniz, o insanı hemen tebessüm ettirirsiniz. İstanbul, herkes ne görüyorsa o şehirdir. İstanbul kimine göre kültür şehri, kimine göre sanat şehri, kimine göre ticaret şehri, kimine göre iman şehridir. İstanbul öyle bir şehir ki, insanlar ona kendi renklerini veremez. İstanbul o kişiye rengini verir. Eğer kişi İstanbul’da ticaret erbabı olmak istiyorsa onun için İstanbul ticaret şehri olur. İstanbul kalp gibi bir şehirdir. Her noktaya atar damar gibi damarlarını serer ve vücudun yaşamasını teşekkül ettirir. İşte Türkiye’nin atar damarı da İstanbul’dur. İstanbul zaten, İstanbul’da yaşayan insana ne yapılması gerektiğini söyler, üfler. Yeter ki idareciler, bu işi yapan insanlar, İstanbul’un ne söylediğini hissetsin. Başarılı bir idareci şehrin fısıltılarına kulak veren bir idarecidir. Bir idareci kendi fısıltılarını şehre dayatmamalı, şehrin fısıltılarını kendine mihenk etmeli.
Belediye başkanlarının beş yıl boyunca her yılı farklı bir yıl ilan etmeleri gerektiğini söylüyor. Böylelikle başarı da kaçınılmaz oluyor. Sırasıyla bu yılların tanımlamaları şöyle: sevgi, saygı, merhamet, adelet ve kardeşlik...
Hiç bir insan boşuna yaratılmadı. İnsan ben neden yaratıldım ve Allah bu dünyada bana ne iş vermiş diye bakmalı diyor.
Yaptığımız iş bize verilmiş bir vazifedir. Bu işin sahibi de Alemlerin Rabbi olan Allah...Mızmızlanma ,işi beğenmeme, mazeret üretme şansımız yok.İşin hakkını vermekten başka da çaremiz yok...O halde rabbim verdiklerinden istiyor...Ben de bu şuurla işin hakkını vermeye çalışıyorum... Hem bu dünyada hem de Ahirette mutlu olmak istiyorsanız size de tavsiye ederim... Bu cevher sen de bende herkeste var. Bunu unutmayın”

Adres

Kocatepe Mah. Şehit Muhtar Cad.
No: 37/3-4 Taksim-Beyoğlu
İstanbul

İletişim

info@sanatistanbul.com.tr
Tel: 0212 297 30 24
Mobil: 0532 355 99 05

Bizi Takip Edin